10 Ocak 2016 Pazar

ŞEHRİN EN İŞLEK YERLERİNDEKİ TAMAMLANMIŞ YALNIZLIĞIN HİKAYESİ

    Sen gittin, ben kaldım.. Kalmamam gereken yerde, kalmamam gereken şekilde.. Senin gittiğin yerde, kaldım. 'Ben sende tutuklu kaldım.'

    Sen benim en parlak gecelerimdin. Yıldızlar mı parlamıyor artık, yoksa bahane mi geceler.. Sen gittin ve ben kaldım. Karanlığın içinde, karanlığın en içinde kaldım..

    Papatyalar.. Papatyaların gülen yüzü sendin oysaki. Şimdi hepsi solgun. Şimdi hepsi suskun.. Şu sessizliğe de bak. Biraz kulak versene! Duyuyor musun? Sessizliğin sesi bu. Sensizliğin sesi. Sensizlikten kaynaklı sessizliğimin sesi.. 

    Her şey çığlık çığlığa susuyor. Çığlık çığlığa susuyorum. Bağırmak istiyorum ama çıkmıyor sesim. O an büyük bir tehlike içinde olsam da bağıramam gibi.. Yanağıma düşen damlanın sıcaklığıyla anlıyorum ağladığımı. İstemeden dökülüyor yaşlar gözlerimden. Fotoğraflarına bakıyorum hep. Yüzünün en ince ayrıntısına kadar inceliyorum. Yüzünü unutmak istercesine, ezberliyorum. Çoğu zaman ıslanıyor yüzün, özür dilerim.. 

                                               ---------------------------------------

    Penceremin kenarından kış giriyor içeri. Avuç içi kadar sıcaklığım, etkisiz hale geliyor. Titriyor içim.. Buğulu camın arkası, ne kadar da anlamsız artık benim için.. Eskiden olsa, hırkamın koluyla silerdim hemen. Şimdi camın buğusunu silmiyor, onunla birlikte buğulanıyorum. Ben buğulu camın arkasını göremiyorum ve kimse buğumun arkasını göremiyor. Ben camın buğusuna bir şeyler yazıp çiziyorum, kimse buğumun arkasındakileri okuyamıyor..

   Bu kez hiçbir şey yalnız değil, her şey buram buram kalabalık.. Metrolar, otobüsler, caddeler, sokaklar.. Hatta çıkmaz sokaklar! Her şey, hiç olmadığı kadar kalabalık.. Ben de oradayım! Ben de o kalabalıktayım! Ben de girdim o çıkmaz sokağa, çıkmaza.. Çıkmaz sokak olduğunu bile bile, bir çıkar yol bulamamak için girdim. Senin için, seninle o çıkmazda kalmak için.. Sen o yolun en başından geri döndün ve ben kaldım. Kalmamam gereken yerde, kalmamam gereken şekilde.. Senin gittiğin yerde, kaldım. 'Ben sende tutuklu kaldım.' O kalabalığın içinde, yapayalnız kaldım.. 

   Şimdi nereye gitsem, kalabalığı da sürüklüyorum peşimde.  'Yalnızsın!' diye bağırıyorlar hep bir ağızdan. Takıyorum kulaklığı kulağıma, akıtıyorum melodileri bir bir. O kalabalığı duymamak için sözlerle dans ediyorum. Lakin onlar da anlaşmış sanki, sözlerde çoğunlukla bir yarım kalınmışlık.. Sözler eksik, eksiğim.. Kapatıyorum müziği bu yüzden. Dört bir yanımdaki kalabalık, çınlatıyor yine kulaklarımı, şehrin en işlek caddesinde : "Bu kalabalık, senin yalnızlığın!" 

    Ve ben de dönüp haykırıyorum kalabalığa : "Yarım kalanların eksikliğindense, dokunmayın tamamlanmış yalnızlığıma!"

2 yorum:

  1. ya nerden senin sayfani buldum bilmiyrum ama uzuldum senin icin kim bu cocuk adi ne merak ettim..

    YanıtlaSil
  2. Biri için yazmıyorum yazılarımı, sadece kendimi başkalarının yerine koyabiliyorum :)

    YanıtlaSil